13 Ağustos 2009 Perşembe

Baba, havusa girelim mi?


Eren Konukevi'nin en güzel yanı hemen önünde küçük de olsa bir havuzunun olmasıydı. Brüt betondan yapılmış olması nedeniyle suyu hep gri görünüyordu ama bu AliG ve benim için sorun olmadı :) (Kemâl Bey seneye seramik kaplatacakmış) Benim küçük güzel oğluşum, her sabah kalkar kalkmaz pencerenin önüne gidip "Baba, havusa girelim mi, havusta yüsmek istiyom beeen" deyince, akan sular duruyordu tabii. Son gün yoğun ısrarlarımız sonucu annemiz de girdi havuza :)

Küçük Çınar Abimiz



Eren Konukevi'nde kalırken AliG'nin en yakın arkadaşı ta Samsun Bafra'dan tatile gelen Çınar abisiydi. Çünkü AliG sabah kalvaltısından akşam yemeğine kadar her fırsatta Çınar'ın Transformers'ları ve arabalarıyla oynadı. (Biz akılsız bi anne-baba olduğumuz için yanımıza oyuncak almamıştık nedense) Pazar günü biz İstanbul'a dönerken Çınar ve ailesi de İzmir'e doğru yola koyuldular. Çınar, AliG ile vedalaşırken ona çok sevdiği sarı Honda S2000 arabasını hatıra olarak verdi. Bu arada 3 gün boyunca gece-gündüz AliG'nin tüm isteklerine boyun eğen küçük Çınar'ın sevgili ebeveynleri Özden ve Hüseyin Kahraman'a da kucak dolusu sevgiler...