27 Nisan 2009 Pazartesi

Santralİstanbul'da bi Pazar daha...


"Her hafta Santralİstanbul'a gidilir mi?" demeyin! Bu sefer de Fedige, Serdar ve İdil'le (Akşam üstü Safiye halamız ve kuzen Musti de geldi) buluşup, Tamirane'de biraları yuvarladık. Önden biraz top oynayıp, ardından Track 08 sergisini gezip, Uncharted'da sergilenen eğlenceli oyuncakları "yine" kurcalayıp, üzerine de Enerji Müzesi ve Herkes için Su Sergisi'ni de arşınlayıp, akşamı ettik. Hava serin olmasına rağmen AliG, yine havuzu minik taşlarla doldurup, günün ortasında kucağımızda uyumayı başardı. Haaa, unutmadan! Santralİstanbul'a 20 dakikada bir Taksim AKM'nin önünden ücretsiz servis kalkıyor.

21 Nisan 2009 Salı

Obento


Bizde hâlâ okula beslenme çantası götürülüyor mu bilemiyorum ama Japonya'da, özellikle anaokullarında Obento (beslenme kutusu) mevzuu bayaa bi ciddiye alınıyor(muş). Görüldüğü üzere Japon anneler kimi zaman saatlerce uğraşıp, tüm yaratıcılıklarını çocukları için kullanıyor. AliG daha anaokulu yaşına gelmedi ama bi gün ben de böyle yaratıcı bir beslenme çantası tribine gircem valla. (Anneler yapıyosa, babalar hayli hayli yapar) Ekte AnnaTheRed kod adlı aplanın muhteşem obento'larına bi bakın bakalım!

20 Nisan 2009 Pazartesi

AliG'nin özel kokteyl tarifi


Santralİstanbul'daki Tamirane'ne AliG ile birlikte yayılmışken "Bira+Patates" keyfi yapalım dedik. Ali Efendi'ye de su söyledik tabii. AliG kendisine getirilen uzun kokteyl bardağındaki suyu görünce barmen damarı kabardı ve hemen oracıkta muhteşem bir kokteyl yaptı.

Mutlu Patates Kokteyli
İçindekiler: Su, Buz, Kızarmış Patates, Ketçap, Mayonez
Yapılışı: Suyumuz uzun kokteyl bardağına doldurulur. Kızarmış patatesler ketçap ve mayoneze bulanarak suyun içine eklenir. İstenirse pipet veya kokteyl şemsiyesi ile servis edilir.

Afiyet olsun :)

Santral İstanbul'da bir Pazar


Santral İstanbul, Bilgi Üniversitesi'nin Sanat ve Tasarım Fakültesi ile Atölye, Sergi Mekânları ve Enerji Müzesi'nin yer aldığı kampüsün adı. Havaların ısındığı bugünlerde ufaklıklarla neredeyse tüm günü geçirebileceğiniz bir mekân. Sabahtan gelip, OttoSantral veya Tamirane'de güzel bir kahvaltı-brunch yapabilir, üzerine Enerji Müzesi'ni gezebilirsiniz. "Pazar günü ne müzesi kardeşim!!!" diyosanız, en azından açık alanda güzel bir havuzun ortasına konumlandırılmış İlhan Koman'ın muhteşem yontusuna bakarak huzura erebilirsiniz. İsterseniz Santral İstanbul'un geniş çimen düzlükleri veya trafiğe kapalı açık alanları ufaklıkla ter atmanız için ideal :)

14 Nisan 2009 Salı

MX1 İstanbul


İstanbul, geçen hafta dünya çapında bir organizasyona daha imza attı. Dünya MX1 şampiyonası'nın 3. ayağı Hezarfen'deki motokross pistindeydi. E tabii biz de AliG ile birlikte oradaydık. Hava acayip rüzgârlıydı, bu yüzden pistin çevresinde tur ata ata izledik yarışı. Hava rüzgârlı olmasa biraz daha zaman geçirebilirdik ama dayanılacak gibi değildi. Bir de AliG'nin yarış ortasında omzumda otururken kendini bir anda geriye doğru atmasıyla düşmesin diye sol bileğinden kavramam sonucunda o korkunç "kırt" sesini duyunca yüreğim ağzıma geldi tabii. AliG'nin bileğini kırdığımı düşünerek, hemen bi koşu yoldan geçen ambulansı durdurup, ilk yardım servisine koşturduk. Allahtan merkezde görevli Ortopedist doktor bizim zibidiyi iyice kontrol ettikten sonra, bi sorun olmadığını, en fazla bir ödem olma ihtimali olabileceğini, onda da buz tedavisi uygulamamızı söyledi. Tabii bu durumdan sonra tüm keyfimiz kaçtı ve eve döndük. Neyse ki tüm gün boyunca AliG'nin bileğinde bir ağrı olmadı. Bileğini eskisi gibi kullanıyor. Kıssadan hisse, bir an bile çoçukları başıboş bırakmaya gelmiyor. Fotoğraf makinesini cebime koyacağım diye sağ elini bırakmasam böyle bir harekete yeltenmezdi belki de. O yüzden her daim dikkat ama paranoyakça değil tabii :)

4 Nisan 2009 Cumartesi

Teva


Geçen yaz AliG ile baba-oğul Teva giydik. Teva'nın, Psyclone ve Hurricane modellerini almıştım ve memnun kalmıştık. Bu yıl Teva'da ufaklıklar için yine birbirinden güzel sandalet ve ayakkabılar var. Benim favorilerim Tochai ve Omnium, bi de Proton isimli su ayakkabısı. (Ufaklıkla denize gidecekseniz mutlaka lazım)

Kağıt Oyuncak


Marilyn Scott-Waters isimli dünya tatlısı apla üşenmemiş, bir sürü kağıttan oyuncak tasarlayıp, üstüne bunları pdf dökümanı haline getirip, sitesine asmış. Tek yapmanız gereken bir Acrobat Reader yükleyip, bu harika oyuncakları bilgisayarınıza indirerek, çıkışını almanız ve ufaklıkla birlikte kendi oyuncaklarınızı yapmanız. Zaten Marilyn de "Tek amacım çocuğunuzla zaman geçirip, bi şeyler üretmeniz" demiş sitesinin ana sayfasında. Hadi durmayın, beğendiniz tasarımı indirin, yazıcıdan çıkışını alın, biraz yapıştırıcı ve makasla kendi oyuncağınızı kendiniz yapın!

Tracy Raver


Anne Geddes'i bilirsiniz. Çocukları olmadık kılıklara sokup, fotoğraflarını çekerdi hani. Balkabağı, arı, kelebek, böcek... Allahtan Tracy Raver adında bi fotoğrafçı apla bu işe el atmış da, bebek ya da çocuk fotoğraflarının istenirse ne kadar "cool" olabileceğini göstermiş herkese. Basit ve yalın tarzı ile çocukları en doğal halleriyle fotoğraflamış. Keşke Türkiye'de yaşasaydı, hemen bi çekim ayarlardım AliG ile ailecek...

1 Nisan 2009 Çarşamba

İlk Acil Servisimiz


Eveeet, tam annemizin doğum günü için planladığımız akşam yemeğine gitmek için evden çıkacakken, çok sevgili "Hırt"ımız AliG, kafayı radyatörün köşesine vurmakla, ilk Acil Servis deneyimini yaşamamıza neden oldu. Şakağında oluşan 6mm'lik kesiği (evet, ölçtüm ama göz kararı :) önce Batikon'la temizledik, sonra yara bandı ile kapattık ama nedense kanama durmadı. Sonra aile hekimimizi aradık, o da "Siz bi hastaneye götürün, belki dikiş gerekebilir" dedi. Biz de küçük beyimizi pusetine koyup, lay lay lom bi şekilde hastanenin yolunu tuttuk. Bizimki hastaneye gidene kadar uyudu tabii bu arada.

Neyse, hastanede yapılan kontrol sonrası dikişe gerek olmadığı söylenince rahatladık tabii. Doktor tıbbî bir yapıştırıcı ile kesiği yapıştırdı (Yeminle :) Ağrı kesici niyetine bir şurup verdi. Çocukların kemikleri yetişkinlerdeki gibi sert olmadığı için darbeyi emermiş, Bu yüzden "Bi sorun olmaz" dedi. "Fışkırma şeklinde bir kusma olursa hastaneye getirin" diyerek bizi taburcu etti. (Korkuttu da tabii) Biz de sonrasında annemizin doğum gününü Nişantaşı Backhaus'da ailecek kutladık. Gayet de güzel oldu...

Bu arada bu tür durumlar için panik olmadan yerinde müdahale yapabilmek için ebeveynlerin ilk yardım eğitimi alması şart. Bu eğitimi bir çok hastane ve tıbbî kurum organize ediyor. Biz zamanında almıştık ama her yıl tekrar etmekte fayda var. Bilginize...