6 Mart 2009 Cuma

Alpha Bravo Charlie


Bizimki uçaklara sarınca, ilk iş "minik uçak maketleriyle mevzuuyu çözeriz" dedik ama onlar da duvarlarda çizim malzemesi olarak kullanılmaya başlayınca, Playmobil'in oyuncak uçağını alıp, sorunu çözdük. Başlangıçta fiyatı pahalı gibi görünse de, üretim kalitesi ve ömrü açısından başka markalarla kıyaslanamaz. Öncelikle parçaları birbirine tam oturuyor ve ABS malzemeden üretildiği için oldukça dayanıklı. Ayrıca detayları da göz alıcı olduğu için AliG'nin oyun keyfini daha da artırıyor. AliG daha 2 yaşında ama söküp-takma işlerine eli yatkın olduğu için almaktan çekinmedim açıkçası. (Yalnızca çok küçük parçaları şimdilik uzak tutmakta fayda var) Diyeceğim odur ki oyuncakların üzerinde yer alan 0-12m, 1+, 3+ gibi uyarıları çok da dikkate almayın çünkü çocukların düzeyleri farklı olabiliyor. Yakında havalimanımızı da satın alıcaz. Geriye bir tek uçuş lisansı almak kalıyor :)

Hayvanlarla aramız iyi mi?


İstanbul'un orta yerinde küçük bir apartman katında yaşadığımız için evcil bir hayvanımız yok ne yazık ki. AliG doğmadan önce karı-koca aklımızdan geçirip, bir türlü cesaret edemedik nedense hayvan sahibi olmayı. (Aslında tembellikten) AliG, bebekliğinden bu yana dostlarımızın hayvanları ile gayet sıkı fıkı ilişkiler yaşadı :) Şu aralar da kuzenimizin (Fedige~Feride) kedilerine (Karamel-Vanilya) kafayı takmış durumda. Aklına her estiğinde "Fedige'ye gidelim, Kalamel'i sevelim, Valilla'yı sevelim" diye tutturuyor. Üşenmeyip gidersek de sevimli dostlarına bir türlü rahat vermiyor. Eğer, çevrenizde evcil hayvanı olan arkadaşlarınız varsa ne âlâ çünkü genelde kedi ve köpekler, —bu veletler ne kadar arsız olsa da— onların çocuk olduğunu tahmin edercesine, davranışlarını pek umursamıyorlar. Ama siz yine de tedbiri elden bırakmayın.

İstanbul yakınlarında Darıca Hayvanat Bahçesi var ama pek tavsiye etmem açıkçası. Çünkü çoğu hayvanı, ziyaretçilerin eziyetlerinden korumak için öylesine kafeslere hapsetmişler ki, doğru dürüst göremiyorsunuz bile. Ama deve, lama, zebra, midilli gibi hayvanlarla yakınlaşmak serbest.

Issız Adam


Geçenlerde AliG ile İstanbul Modern'e gittik. Hemen müzenin girişinde yer alan ve çocuklar için düzenlenen mekânda bayaa bi zaman geçirdik. Küçük hanımlar ve beyler, renkli boyalar, kağıtlar, makaslar ve yapıştırıcılarla, görevlilerin eşliğinde kendi yaratıcı süreçlerini yaşıyorlar. Bizim küçük bey de yarım saatlik bir karalama süreci yaşadı. Ayrıca boyalarla parmaklarını boyayıp, kağıtlara parmak izini aldık :) Alt katta yer alan "Gölgeye Övgü" sergisi de bizimkinin ilgisini çekmiş olmalı ki, video gösterilen tüm salonları tek tek gezerek, hangisinin eğlenceli, hangisinin sıkıcı olduğuna dair yüksek sesli görüş bildirdi. Bu arada İstanbul Modern'deki saçma bir kuraldan da bahsedeyim size. Nedense orada fotoğraf çekmek yasak. Dünyanın en önemli müzelerinde bile —bazen ücretini ödemek kaydıyla— fotoğraf ya da film çekebiliyorsunuz ama burada haşa! Bana saçma geldi açıkçası! Beyimizin fotoğrafı müzenin bahçesindea çekildi. Giderseniz müzenin otoparkının artık paralı olduğunu da unutmayın.

Maçka-Taşkışla Teleferiği


Uzun süredir AliG'nin tek derdi uçaklar olduğu için, —şimdilik— uçma zevkini Maçka-Taşkışla Teleferiği ile gideriyoruz. Bu hat ne kadar kısa olsa da, eşsiz manzarası yetiyor. Yalnız kabinlerin camları şehir vandallarından nasibini aldığı için pek de berrak ve temiz değil. Ama siz yine de sadece 1 bilet parasına bu kısa yolculuğun keyfini çıkarın.